|
 |
|
TÜRKİYEM |
|
|
|
|
|
 |
|
forum |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
forum - Genel bakış
=> Daha kayıt olmadın mı?
ülke sorunları
Bütün konular: 15 Bütün postalar: 16 Bütün kullanıcılar: 6 Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse  |
|
|
|
|
|
|
 |
|
9 IŞIK |
|
|
|
|
|
|
MİLLİYETÇİLİK
Her sey Türk milleti için, Türk milleti ile beraber ve Türk milletine göre sözleriyle özetlenebilecek, Türk milletine bağlılık, sevgi ve Türkiye devletine sadakat ve hizmettir.
ÜLKÜCÜLÜK
Türk milletini en ileri, en medeni, en kuvvetli bir varlık haline getirme ülküsüdür.
AHLAKÇILIK
Türk milletinin ruhuna, örf ve adetlerine uygun yüksek varlığını korumayı ve geliştirmeyi ön gören esaslara dayanır.
ÍİLİMCİLİK
Olayları ve varlığı ön yargılardan ve art düşüncelerden sıyırarak ilim mentalitesi ile incelemek ve girişilecek her çesit faaliyette ilmi önder yapmak prensibidir.
TOPLUMCULUK
Her çesit faalietin toplumun yararına olacak şekilde yürütülmesi görüsüdür. İçtimai ve iktisadi olmak üzere iki ayrı bölüme kapsamaktadır. Iktisadi görüş olarak mülkiyeti esas kabul eder, fakat mülkiyetin millet zararına kötüye kullanılmasına karşı olan bir görüsü belirtir. Karma ekonomiyi ve ana stratejik iktisadi faaliyetlerin devlet kontrolunda bulunmasını öngörür. Sosyal görüş olarak sosyal adalet düzeni, firsat eşitliği, sosyal güvenlik ve sosyal yardımlaşma teşkilatı kurulmasını kabul eder.
KÖYCÜLÜK
Köyleri tarım kentleri haline birleştirerek kalkındırmayı öngörür. Köylünün tefecilerin elinden kurtarılması ve ihtiyacı olan kredi ve diğer yardımların sağlanması için kooperatifleşmeyi hedef alır. Bilhassa orman bölgesinde yaşayan köylüleri öncelikle ve hızla refaha kavuşturmak amacını güder.
HÜRRİYETÇİLİK VE ŞAHSİYETÇİLİK
Birleşmiş Milletler Anayasasında yazılı bütün hürriyetlerin sağlanmasını gaye edinmişdir. İnsanların şahsiyet olarak geliştirilmesini toplumun kalkınması için yararlı bir yol olarak kabul eder.
GELİŞMECİLİK VE HALKÇILIK
İnsanlar ve medeniyetler daima daha iyi, daha güzeli, daha mükemmeli istemek ve aramakla gelişir. Elde edinenle yetinmemek ve daima daha ilerisini istemek ve bunu elde etmek için gayret göstermek suurudur. Ancak bu gayret ve çabalarda Türk milletinin tarihinden, milli benliğinden ve kökünden kopmadan yükselmek ve ilerlemek gayedir. Yapılacak her işte halka doğru, halkla beraber olmayı ilerlemenin, yükselmenin vazgeçilmez bir prensibi olarak kabul ederiz.
ENDÜSTRİCİLİK VE TEKNİKÇİLİK
Türk milletinin kalkınması için acele sanayileşmesi lazımdır.
Dokuz İşik görüsümüzün esasları gayet özet olarak bunlardır.
Dokuz Işık, nasıl kapitalizmi, marksist sosyalizmi red ediyorsa, nasyonal-sosyalizmi ve faşizmi de rededer. Nasyonal-sosyalizim ve faşizim, kapitalizmin dejenere bir sapması olup, insan hak ve hürriyetlerine inanmayan gerici diktatörlüklerdir. Dokuz Işik ise, insan sevgi ve saygısına dayanır, ferdi ve iktisadi hürriyetleri bir bütün olarak gercekleştirmek isteyen demokratik bir görüşdür. İlahlaştırılmış fasist devletçiliğe, putlaştırılmış nazist ırkçılığa inanmıyoruz. Fosilleşmiş söhretlerin yaptığı gibi siyasi kariyerinin belirli bir dönemde faşist, belirli bir döneminde kapitalist, diger bir döneminde sosyalist olmak, bizim politika ahlakımızda yokdur. Biz, Türk´e aşık, Türk vatanına aşık Dokuz Işıkçılarız. Amacımız bu kutsal vatan üzerinde Büyük Türk milletinin ebediyyen bağımsız yaşamasını sağlayacak milli görüşü çizmek, bunu savunmaktır.
|
|
|
|
|
|
 |
|
ONUNCU YIL MARŞI |
|
|
|
|
|
|
Onuncu Yıl Marşı
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan
Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Bir hızla kötülüğü, geriliği boğarız;
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız,
Türk'üz, bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız,
Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!...
Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını.
Bütünledik her yönden İstiklâl kavgasını;
Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını.
Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!...
Örnektir milletlere açtığımız yeni iz;
İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kitleyiz.
Uyduk görüşte bilgiye, gidişte ülküye biz;
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.
Türk'üz, Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri
|
|
|
|
|
|
 |
|
DEVLET BAHÇELİ |
|
|
|
|
|
|
1948 yılında Osmaniye’de doğdu. Yörede Fettahoğulları olarak bilinen geniş bir Türkmen ailesine mensuptur.İlk öğrenimini Osmaniye’de, orta öğrenimini İstanbul’da tamamlayan Dr. BAHÇELİ, üniversite öğrenimini Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisinde yapmıştır.
Dr. BAHÇELİ, başlangıcından itibaren Ülkücü Hareket’in her kademesinde görevler üstlenerek Büyük Ülkü Davası’na hizmet etti. Dr. BAHÇELİ, 1967 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde öğrenci iken Ülkü Ocağı Kurucusu ve yöneticisi olarak görev aldı. 1970-1971 yıllarında Türkiye Milli Talebe Federasyonu Genel Sekreterliği görevlerinde bulundu. Dr. Bahçeli, bir yandan aktif olarak Ülkücü Hareket’te yeralırken, diğer yandan da ilmi alandaki çalışmalarını devam ettirmiştir.
1972 yılından itibaren Ankara İktisadi ve Ticari İlimler akademisi ve bağlı Yüksek Okullarda İktisat Bölümü asistanı olarak görev almıştır. Dr. BAHÇELİ, yine 1970′li yıllarda Ülkücü Maliyeciler ve İktisatçılar Derneği’nin (ÜMİD-BİR) kurucularından, Üniversite Akademi ve Yüksekokullar Asistanları Derneği’nin (ÜNAY) kurucularından ve Genel Başkanlarındandır. İyi derecede İngilizce bilen Dr. Devlet BAHÇELİ, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İktisat Doktorası yapmış ve aynı üniversitenin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Politikasında Ana Bilim Dalı’nda 1987 yılına kadar öğretim üyeliği görevini sürdürmüştür.
Dr. BAHÇELİ yine bu süre içerisinde Türk-İslam alemi, Türkiye ve Dünya Ekonomisi, Türk Tarihi ve Dış Politika konularıyla ilgilenmiş ve bu alanlarda çalışmalar yapmıştır. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra cezaevlerine doldurulan MHP ve Ülkücü kuruluşların yöneticileri ile mensuplarının haklı davalarının her platformda savunulmasında takdirle karşılanan çalışmalarda bulunmuştur.
Ülkücü kadroların yetişmesinde önemli görevler de üstlenen Dr. BAHÇELİ, Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ tarafından göreve çağırılması üzerine 17 Nisan 1987 tarihinde üniversitesindeki öğretim üyeliği görevinden istifa etmiş, 19 Nisan 1987 tarihinde yapılan MÇP Büyük Kurultay’ında parti yönetimine seçilmiş ve Genel Sekreterlik görevine getirilmiştir.
MÇP ve MHP’nin yönetim kadrolarındaki görevi, günümüze kadar kesintisiz olarak sürmüştür. Çeşitli zamanlarda Genel Sekreterlik, Genel Başkan Yardımcılığı, Merkez Yürütme Kurulu Üyeliği, Merkez Karar Kurulu Üyeliği, Genel Başkan Baş-Danışmanlığı görevlerinde bulunan Dr. Devlet BAHÇELİ, 6 Temmuz 1997 tarihli 5′nci Olağanüstü Kongre sonrasında MHP Genel Başkanı görevini üstlenmiştir.
05 Kasım 2000 ve 12 Ekim 2003 tarihlerindeki MHP Olağan Kongreleri’nde tekrar Genel Başkan seçilmiştir.
|
|
|
|
|
|
 |
|
TURAN TÜRKÜSÜ |
|
|
|
|
|
|
TURAN TÜRKÜSÜ
Turana hey turana
az kaldı o zamana
Gelmiyorsa imana
Vur inlesin acıma.
****
Baslara taç yapalım
üç hilali asalım.
Hep birlikte kalkalım
Turana hey turana.
****
Ülkü bağın meyvası
Türkistanın ovası.
Bozkurtların yuvası
Turana hey turana.
****
Dinle Türkün sözünü
Kaybetmeden özünü.
Düşünmeden ölümü
Turana hey turana.
****
Türkün adı çiledir
Yardım bizden bizedir
Sözüm yanlız sizedir
Turana hey turana
****
Turana hey turana
az kaldı o zamana
Gelmiyorsa imana
Vur inlesin acıma.
|
|
|
|
|
|
 |
|
KIZILELMA |
|
|
|
|
|
|
Türkler, özellikle Oğuz Türkleri arasında cihan hâkimiyetinin sembolü olarak ifadesini bulmuş bir mefhum veya mefkuredir. Kızılelma, Türklerin yaşadıkları bölgeye göre batı yönünde ulaşılması gereken bazen bir belde, bazen de bir ülkedeki taht veya mabet üzerinde parıldayan veya cihan hâkimiyetini temsil eden som altından yapılmış kızıl renkli altın bir yuvarlak yahut top olarak tahayyül edilmektedir. Bu altın top bazen zaferin işareti, bazen hâkimiyetin sembolü, bazen de fethedilmek üzere hedef seçilen yerin sembolü olarak ifade olunmuştur. Türklerde çok eski inanç ve töreye dayanan Kızılelma, Türkistan sahasından Hazar denizinin doğusundan gelen Oğuzların, Hazar kağanının ipek çadırının üzerinde hâkimiyetin ifadesi olarak bulunan altın top (Kızılelma'yı) ele geçirmeyi ülkü edinmişler. Buradan İran'da hüküm süren Türk boylarına, oradan da Osmanlılara geçmiştir. Osmanlı Türk devletinin Macaristan'da bulunan Kızılelma'yı bulup ele geçirmelerinden sonra fethetmek istedikleri yerlerde bir Kızılelma'nın varlığına inandığı ve bu uğurda mücadele ettiği görülmektedir.
|
|
|
|
Bugün 1 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı! |